“Bir denizden bir dalga çıkarmak kolaydır. Asıl zor olan, bir dalgadan bir deniz yapmak.” Yeni bir Sesin Yolculuğu şenliğinde buluşmanın tarifsiz heyecanı ve büyük sevinci var içimizde. Süreyya Operası’nın sunduğu imkân sayesinde, bünyesinde kompozisyon eğitimi barındıran kurumların katılımıyla gerçekleşen şenliğimizin yedincisinde besteciler, yorumcular, dinleyiciler, öğretmenler, öğrenciler; kısacası besteciliğe ait bütün bileşenler bir araya gelme şansı buldu bugün. Bu yelpazenin giderek genişlemesi ve genç bestecilerimizin yapıtlarının yorumcu arkadaşlarının çıkardığı tınılarla, ülkemizde ve yurtdışındaki çeşitli konser salonlarında yankılanması en büyük dileğimizdir. Belki de pek çok gencimiz için bu sahne, uzun yolculuklarında ilk adım olacak. Şenliğimizde ortaya çıkan enerji ve sinerji, ülkemizde çağdaş müziğin ilerlemesine şimdiye dek büyük katkı sağladı ve şüphesiz bundan sonra da sağlayacak. Dinleyiciler, üç konserden oluşan bu yılki etkinlikte, 70’e yakın yorumcunun hayat verdiği sesler evreninde 11 değişik okuldan 39 eserle bir yolculuğa çıkacak. Akustik müzikten elektronik müziğe, deneysel müzik öğelerinden yerel müzik öğelerine uzanan geniş bir ses dünyası, bir kez daha kulaklarımız, hafızamız ve anılarımızda yer edecek. Eserlerin seslendirilişi sırasında heyecan ve merak hepimizin ortak duyguları olacak.
“Bir dalgadan bir damla çıkarmak kolaydır. Asıl zor olan, bir damladan bir dalga yapmak.” Bestecilik/kompozisyon nedir? Besteci kimdir? Bu sorulara bir cevap bulmak gerekirse: daha çok ham olarak ortaya çıkan müzik yaratısının, yani bestenin teknik donanım, bilgi ve deneyimlerle işlenmiş, anlamlı-tutarlı bir bütünlük haline getirilmiş biçimidir kompozisyon. O halde kompozisyonel müzik yaratısı, ruhun ve aklın beraber kurguladığı, duygunun doğurduğu, bilginin yoğurduğu, tecrübenin çocuğudur. Besteci de yoğun çalışması sonucu, yeteneğini bilgiyle şekillendiren, duygu ve düşüncelerini kağıda veya benzeri bir ortama (dijital veri alanları gibi) aktaran kişidir. Şöyle bir durup besteciyle yorumcu arasındaki farkı düşündüğümüzde: ikisi arasındaki en büyük farkın bestecinin boş, yorumcunun dolu kağıtla çalışması olduğunu görürüz. Besteci-yorumcu işbirliğiyle başlayan ve bu sayede hayat bulan bugünkü eserlerin ortak noktası, karşılıklı özveri ve paylaşımdır hiç kuşkusuz.
Şenliğimizin sonuçları elbette bir sonraki şenliğe büyük ışık tutacaktır. Damladan dalgaya, dalgadan denize uzanan bu yolda, işte biz bugün bir damladan bir deniz yapmak için burada olanlarız. Çağdaş müziğe ve genç bestecilerimize sağladığınız katkıdan ötürü sonsuz teşekkür ederiz. Sözlerimizi yüce önder Atatürk’ün şu sözleriyle sonlandıralım: “Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir.”
İyi dinletiler.
Koray Sazlı