3 Mayıs 2025 Cumartesi, 20:30
Atatürk Kültür Merkezi, Tiyatro Salonu
Anita Sağlam (*2002)
Yaylı Dörtlü için Rondo (2023)
Eylem Atalay (*1992)
A Birth in 92’, yaylı dörtlü için (2025)
Ahmet Cemal Öksüz (*1986)
Boşluk, yaylı dörtlü için (2025)
Doğaç Öztürk (*1993)
Serenity in Mass Extinction, yaylı dörtlü için (2025)
Melikşah Alkan (*2005)
Mahzen-ül Esrar, yaylı dörtlü için (2025)
Hasan Barış Gemici (*1996)
İkircikli Zeybeği, yaylı dörtlü için (2022)
Kaan Selçuk (*2000)
Yaylı Dördül için Parça (2025)
Alphan Tokmakoğlu (*2002)
Derdest, yaylı dörtlü için
Semplice Quartet
Murat Erginol, 1. keman
Yaren Budak, 2. keman
Pınar Dinçer, viyola
Burak Ayrancı, viyolonsel
BESTECİ ÖZGEÇMİŞLERİ VE PROGRAM NOTLARI
ANİTA SAĞLAM
2002 yılında Muğla’da doğdu. İzmir Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi’ne birincilikle girdi. Özge Gülbey Usta ile kompozisyon çalıştı. 2020 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Kompozisyon Sanat Dalı’nı kazandı. Onur Özmen ve Hatıra Ahmedli Cafer ile kompozisyon, armoni ve orkestrasyon; Hakan Ekmen ile piyano çalıştı. Jan Schumacher Koro Şefliği Çalıştayı’nda uygulama korosunda yer aldı. 2021 yılında Sean Doherty Çalıştayı’nda, 2022 yılında ise Elvira Muratore, Enrique Barrios ve David Braid çalıştaylarında aktif katılımcı olarak yer aldı. Şu an Hatıra Ahmedli Cafer ile kompozisyon, Ercüment Burak Erdoğan ile füg çalışmaktadır.
Yaylı Dörtlü için Rondo
Bu eserde besteci, kendisinde barındırdığı Pers tınılarını gün yüzüne çıkarmaktadır. Bu tınılar, geleneksel Pers müziğine özgü melodik kıvrımlar, modal yapılar ve süslemelerle şekillenmiştir. Pers halk müziğine özgü ezgisel yapı, eserin karakteristik anlatımını belirlemektedir. Bu ezgisel yapı, yaylı çalgıların sunduğu ifade olanaklarıyla birleşerek eser içinde çağdaş bir doku ile yeniden yorumlanmıştır. Besteci, bu yapıtla doğu ezgilerinden beslenen içsel bir sesi müzikal bir dile dönüştürmeyi amaçlamıştır. Eser, geleneksel İran halk müziklerinden ilham alınarak bestelenmiştir. Parça rondo formunda olup A–B–A–C–A biçiminde yapılandırılmıştır. Dört ölçülük bir girişin ardından 1. kemanda ana ezgi duyulur. 31 ölçü süren A bölmesi tamamlandıktan sonra, B bölmesinin eksen sesinde sul ponticello tekniğiyle bir köprü duyurulur. Bu köprü 42. ölçüye kadar devam eder; ardından B bölmesi kısa bir girişle başlar ve 50. ölçüde 1. kemanda B temasının ana ezgisi duyulur. B bölmesi 102. ölçüye kadar sürdürülür, ardından 111. ölçüye kadar köprü devam eder. Bu köprü ritardando ile sona erer ve A tempo ile A bölmesi yeniden duyurulur. A bölmesi 118. ölçüye kadar devam eder. 127. ölçüye kadar süren yeni bir köprünün ardından 128. ölçüde C bölmesi başlar. 147. ölçüye kadar devam eden bu bölmenin ardından tekrar bir köprü kesiti gelir. Bu kez köprüde B temasına ait materyaller hatırlatılarak kısa bir anımsatma yapılır. Sonrasında A teması, Si eksen sesinde başlayarak asıl A’ya dönüş için bir geçiş oluşturur. Yer yer giriş bölmesine ait materyaller de duyurulduktan sonra, 169. ölçüde ana eksende A bölmesi başlar. 185. ölçüden son ölçüye kadar ana ezgi pizzicato tekniğiyle çalınarak eser kapanır.
EYLEM ATALAY
1992 doğumlu Eylem Atalay, Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Müzik Teorisi Bölümü’nden birincilikle mezun olmuştur. Aynı üniversitede Müzik Bilimleri alanındaki yüksek lisans eğitimini tezli olarak tamamlamıştır. Lisans eğitimi öncesinde, Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü’nü burslu olarak bitirmiştir. 2022-2023 akademik yılının bahar döneminde, Erasmus+Staj Hareketliliği kapsamında İtalya’daki Conservatorio Statale di Musica Cesare Pollini’e kabul edilmiştir. Bu süreçte Müzik Teorisi, Kompozisyon ve Orkestra Şefliği alanlarında eğitim almış, derslere, provalara ve konserlere etkin şekilde katılmıştır. Staj süresi boyunca çeşitli kompozisyon tekniklerini öğrenmiş, ayrıca Kurt Weill’in Üç Kuruşluk Opera’sının ilk iki perdesini içeren bir performansta Pollini Orkestrası’nı yönetmiştir. Hâlihazırda Maltepe Üniversitesi Konservatuvarı Kompozisyon ve Orkestra Şefliği Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak görev yapmakta ve Ege Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda doktora eğitimine devam etmektedir. Ankara’da Burak Tüzün, İlker Deniz Başuğur, Orhan Şallıel, Erberk Eryılmaz, Önder Özkoç, Hakkı Alper Maral ve Baran Doğaç Ünal ile kompozisyon ve şeflik çalışmış; İtalya’da ise Giovanni Bonato, Emanuelle Pasqualin, Alessandro Kirschner ve Rocco Cianciotta ile kompozisyon, orkestrasyon ve koro şefliği üzerine eğitim almıştır.
A Birth in 92’
Bu eser, bestecinin doğumuna ilişkin kişisel ve tarihsel bir anlatımın müzikal bir yansıması olarak tasarlanmıştır. 92 ölçülük formu, 1992 yılına, bestecinin doğum yılına doğrudan bir gönderme niteliği taşımaktadır. Eserin yapısında hâkim olan 8’lik ve 16’lık ritmik öğeler, doğum sürecindeki heyecan ve telaşı temsil etmektedir. Eserde yer alan 7/8’lik bölüm, bestecinin doğum tarihine ilişkin belirsizlikleri simgeler. Nüfus kayıtlarında 7 Nisan olarak yer alan tarih, doğumun gerçekleştiği asıl tarih olan 8 Nisan ile örtüşmemektedir. Bu ritmik yapı, söz konusu tarihsel karmaşayı ve beklenmeyen zamanlamayı ifade etme amacı taşır. Takip eden 8/8’lik kısım ile eserin yaklaşık 4 dakikalık süresi, 08.04 tarihine yapılan bir göndermedir. Eser, besteci tarafından annesine ithaf edilmiştir. Eserin icracılar açısından teknik ve duygusal açıdan bağ kurulabilir, anlatımı güçlü bir müzik dil sunması hedeflenmiştir.
AHMET CEMAL ÖKSÜZ
1997 yılında İTÜ TMDK’de ney eğitimine başladı. İlk bestelerini 2004 yılında Faris Akarsu ile ney-piyano dinletisinde sundu. Lisans eğitimine çalgı ve kompozisyon bölümlerini bir arada okuyarak devam etti. 2007-2008 yıllarında Erasmus programı kapsamında Conservatorio Statale di Musica “Giuseppe Verdi” di Torino’da kompozisyon eğitimi aldı. La Metamorfosi sul Tema di Faris Akarsu (ney, flüt, klarnet, vibrafon, piyano) ve La Notte Soleggiata (ney, yaylı dörtlü) adlı besteleri Torino’da seslendirildi. Kompozisyon hocaları, sırası ile, Faris Akarsu, Oğuzhan Balcı, Giuseppe Elos, Alessandro Ruo Rui, Ayhan Gunca, Adam Roberts ve Koray Sazlı’dır. Kompozisyon çalışmalarına YTÜ’de, doktora eğitimi sürecinde Koray Sazlı ile devam etmektedir.
Boşluk
Boşluk, bizlere veda eden kişilerin ardından hissettiğimiz sürecin bir kısmını anlatır. Direkt olarak kayıp haberinin alındığı andan başlar. Fark edilir ritmik tema, yaşanmış güzel anları temsil eder. Farklı tondan gelen benzer tema, armonisi ile duygulardaki karmaşıklığı ve anıların tekrar yaşanamayacağını ifade eder. Sonrasında gelen küçük temalar, kişide kalan boşluk hissinin yansımasıdır. Faris Akarsu’nun anısına ithaf edilmiştir.
DOĞAÇ ÖZTÜRK
1993’te İstanbul’da doğdu. Müziğe 2007 yılında elektro gitar çalarak başladı. Metal müziği caz, klasik müzik ve blues gibi diğer müzik dallarıyla sentezleyerek çalışmalar yaptı. 2016’da piyano çalmaya başladı. 2020’de Maltepe Üniversitesi Konservatuvarı Bestecilik ve Orkestra Şefliği Anasanat Dalı’na tam bursla birinci sırada yerleşti. Bu kurumda bir dönem Turgay Erdener’le kompozisyon çalıştı. Halen Armağan Durdağ ile çalışmalarına devam etmektedir. Jorge Grossman, Kamran İnce, Daniel Asia ve Ertuğrul Sevsay’ın ustalık sınıflarına katıldı.
Serenity in Mass Extinction
Yaşam bu evrenin başına gelmiş en korkunç olgudur. Ancak canlıların kitlesel yok oluşunda mutlak huzura erişilebilir. Dolayısıyla, bütün hayatlar son bulmalı.
MELİKŞAH ALKAN
İstanbul merkezli besteci Melikşah Alkan, 26 Ağustos 2005 tarihinde doğdu. Resmi müzik eğitimine on beş yaşında başladı. Flütçü olarak edindiği deneyim, besteleme sanatına bir icracının bakış açısından pratik katkılar sağladı. Şu anda Uğurcan Öztekin’in rehberliğinde kompozisyon eğitimini sürdüren Melikşah Alkan, çeşitli korolarda ve orkestralarda hem enstrümantalist hem de korist olarak deneyim kazandı, ayrıca yardımcı şeflik görevi üstlendi. Müzik alanına yönelmeden önce ulusal matematik olimpiyatlarına katılarak analitik becerilerini sergiledi. Melikşah Alkan’ın kompozisyon tarzı, klasik gelenekleri yenilikçi armonik alanlarla buluşturur. Eserleri genellikle İstanbul’un kendine özgü kültürel dokusunu yansıtır; ayrıca şehrin Doğu ile Batı müzik geleneklerinin zengin bileşiminden ilham alır.
Mahzen-ül Esrar
Semplice Quartet için bestelenen ve Nizami Gencevi’nin 12. yüzyılda kaleme aldığı aynı isimli eserden ilham alan Mahzen-ül Esrar, adeta zamanda asılı kalan bir boşlukta başlar. Nizami’nin “İnsan ruhunun derinliklerinde saklanan bilgelik ancak nefsini arındıranların erişebileceği bir hazinedir.” sözündeki hakikatin izini sürerken, tıpkı Mahzen-ül Esrar’daki “yedi vadiyi aşan yolcunun önce sükûnet denizine dalması” gibi, sessizlikten perküsif zenginliğe doğru kademeli bir dönüşüm sergiler.
Başlangıçta belirgin olmayan soyut müzikal çizgiler, giderek berraklaşan bir yapıya evrilir ve son kısımda açılış materyalinin yankıları duyulur. Nizami’nin merkezi teması olan ‘Nefis Terbiyesi’ni çağdaş bir ses düzleminde yeniden yorumlamayı amaçlayan Mahzen-ül Esrar, kadim bir metnin karanlıktan aydınlığa uzanan mistik yolculuğunun müzikal bir yeniden üretimini 21. yüzyılın tınısal renkleriyle canlandırarak karşımıza çıkar.
HASAN BARIŞ GEMİCİ
1996 yılında Bursa’da doğdu, müzik eğitimine sekiz yaşında aldığı mandolin dersleriyle başladı. Lise öğrenimini Bursa Zeki Müren Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümü’nde tamamladıktan sonra 2014 yılında İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Kompozisyon Bölümü’ne kabul edildi ve lisans eğitimini burada tamamladı. Lisans eğitimi süresince yazdığı eserleri Ankara, Bursa, Eskişehir, İstanbul ve Selanik gibi şehirlerde, ayrıca Sesin Yolculuğu Genç Besteciler Şenliği ve SKG Bridges Festival gibi etkinliklerde seslendirildi. 2018 yılında Çelişki adlı romandan esinle bestelediği yaylı çalgılar dörtlüsü Saygun Quartet tarafından Kadıköy Yeldeğirmeni Sanat’ta seslendirildi. Devlet sanatçısı ressam Devrim Erbil’in resimlerinden aldığı izlenimlerle yazdığı Titreşimler adlı solo piyano eseri, “Buluşma Üzerine Deneyimler” başlığı altında, A.K. Müzik etiketiyle 2020 yılı sonunda yayımlandı. 2024 yılının ekim ayında, piyano ağırlıklı oda müziği eserlerinin yer aldığı ilk albümü HBG Portre I yayımlandı; bu albümde önemli müzisyenlerle sanatsal iş birlikleri gerçekleştirdi. 2021 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Kompozisyon ve Orkestra Şefliği yüksek lisans programına kabul edildi. Bu süreçte Özkan Manav’la çalıştı; halen çalışmalarına Ahmet Altınel’le devam etmektedir.
İkircikli Zeybeği
Bu parça, Aydın yöresinin bir ritüeli haline gelmiş zeybek oyun (dans) icralarına özgü tınılara yaslanır. Zeybekler Ege’nin dağlık bölgelerinde yaşayan, kimine göre eşkıya kimisine göre bu dağların sahibi efeler olarak anılırlar. Mevcut düzene başkaldırmış bu mert, cesur kişilerin geleneksel oyun biçimleri burada “ikircikli” olma durumuyla bütünselleştirilmiştir. İkirciklilik, başta doğaçlama olarak icra edilen gezinmenin (çatapat veya patırdak), ardından zeybeklere bir saygı olarak öznel ses dünyasından türetilmiş 9/2’lik ağır zeybek ezgisi ile sergilenmektedir. İkircikli aynı zamanda bir yere ait olmak anlamına gelen düşünceye de atıfta bulunmaktadır. Elifoğlu Zeybeği veya Çakırcalı Mehmet Efe gibi.
KAAN SELÇUK
Kaan Selçuk (*2000) İzmir-Türkiye merkezli bir bestecidir. Yaşar Üniversitesi’nde kompozisyon eğitimi almış, Füsun Köksal ve Mehmet Can Özer ile çalışmıştır. Müziği, hand werk, Shallfeld Ensemble, KNM Ensemble, Hezarfen Ensemble, ums ’n jip, Fie Schouten ve Katharina Gross gibi topluluk ve icracılar tarafından Sesin Yolculuğu, İzmir Yeni Müzik Günleri ve Gaudeamus Festivali’nde seslendirilmiştir. Stefano Gervasoni, Christoph Maria Wagner ve Sungji Hong gibi saygın bestecilerin ustalık sınıflarına katılmıştır. Selçuk’un eserleri, felsefi ve edebi metinlerin retoriğini ses yoluyla yeniden yorumlamayı amaçlar ve bu metinlerin karmaşık nüanslarını yakalayıp ifade etmek için mikrotonalite ve yenilikçi formlar kullanır. Postmodern felsefeden etkilenen besteci, eserlerinde sıkça müzikal alıntılar yaparak yapıbozuma ulaşır. Dahası, bu amacı gerçekleştirmek için kullandığı dilsel malzemelerin fonetiklerini seslerle bütünleştirir ve gramerini formun yapısına göre manipüle eder. Şu anda Füsun Köksal ile yüksek lisans eğitimi görmektedir.
Yaylı Dördül için Parça
Eserde gürültülerle perdesel sesleri hem espressivo hem de mekanik bağlamda eşzamanlı kullanarak aradaki düaliteyi (noise and pitch) kaldırmayı amaçladım. Aynı zamanda, bunu yaparken eserin genel mimarisinde doğrusallığı kırarak anakronik bir nedensellik zinciri inşa ettim.
ALPHAN TOKMAKOĞLU
2002 yılında İzmir’de doğdu. Film, tiyatro ve video oyunu müzikleri üzerine çalışan sanatçı, oyunculuk eğitimine erken yaşta başlamış ve profesyonel eğitimini Onur Atacan’ın verdiği derslerle New York Sanat Akademisi’nde tamamlamıştır. Çeşitli tiyatrolarda, özellikle Tiyatro Ansambl’da müzik tasarımcısı olarak çalışmaya devam eden sanatçı, şu anda Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü’nde Mehmet Can Özer ve Füsun Köksal’dan aldığı derslerle lisans düzeyinde kompozisyon eğitimini sürdürmektedir. Kendini bir besteci olarak tanımlamak yerine, bir hikâye anlatıcısı olarak görmeyi tercih ediyor. Müziğin, insanları kendileriyle empati kurmaya yönlendirmesi gerektiğineinanıyor. Müzik, sadece belirli bir durumu veya sahneyi betimlemekle kalmamalı, aynı zamanda kendi başına anlam taşıyan bir yapıya sahip olmalıdır. Müziği her şeyden önce bir ses olarak tanımlamak gerekir; doğru tasarımla her ses uyum yaratabilir. Sesler arasındaki ilişki samimi ve gerçek olmalıdır. Onun vizyonunda, mükemmel bir müzisyen veya besteci yoktur; yalnızca farkındalığa sahip insanlar vardır.
Derdest
Uygarlığımızın içinde bir delik var ve oradan hayvanlık fışkırıyor. Derdest, Türkçe’de ele geçirme, kontrol altına alma anlamına gelir. Bizler, şişelere derdest edilmiş sırça hayvanlar koleksiyonuyuz. Özgürlüğümüzün ağırlığı karşısında korkuya kapıldığımızda bir başkasına sığınmak isteriz. Çünkü özgür olmak seçim yapmayı ve o seçimin sonuçlarına katlanmayı gerektirir. Ağzı kapalı bir şişenin içinden uygarlığa bir delikten bakıyoruz. İçeri ışık giriyor, sırçadan boynuzlarımız parlıyor. Ancak uygarlığımızı yitirirken çarpışmayı göremez hale getirildik ve ehlileştirildik; barış diye yuttuk. Bugünlerde dünya, şimşeklerle aydınlanıyor; ateşi yeniden keşfetmenin zamanı geldi. Çünkü egemenlik, çeşitli enstrümanlarla oluşturulan orkestradır; fakat bu aralar müzik yalnızca sağırlar için çalıyor. Sesimiz, bu iki kelime arasındaki üç nokta kadar olan yolculuğumuzdur: Merhaba… Hoşça kalın.