Sesin Yolculuğu

3. konser 2023

8 Mayıs 2023 Pazartesi, 20:00
Cemal Reşit Rey Konser Salonu

Şahin Kureta (*1984)
Gratias, Deo, bas blokflüt, tenor ses ve elektronikler için (2023)

Egemen Kurt (*2002)
Kıt’a (-lar), alto/bas blokflütler ve tenor ses için (2023)

Ata Gökalp Öz (*1995)
Mood Regeneration, soprano/alto/bas blokflütler ve tenor ses için (2023)

Tokzhan Karatai (*1994)
The Lost Energy, soprano/bas blokflütler ve tenor ses için (2023)

Deniz Hatipoğlu (*2003)
Düş Kapanı, bas blokflüt ve tenor ses için (2023)

Gökçe Türkoğlu (*1996)
Shen, bas blokflüt ve tenor ses için (2023)

Yunus Eren Kırmızıgül (*2001)
’O’o, bas blokflüt ve tenor ses için (2023)

UMS ´n JIP Duo
Ulrike Mayer-Spohn, blokflütler ve elektronikler
Javier Hagen, tenor ses ve elektronikler

 

ARA

 

Sabina Khujaeva (*1988)
Resist, flüt, akordeon ve kontrbas için (2023)

Sude Ergen (*2001)
F.I.V., flüt / bas flüt, akordeon ve kontrbas için (2023)

Yusif Bayramov (*1993)
Oxay, flüt, akordeon ve kontrbas için (2023)

Orkay Pazarcı (*2003)
Deluge, solo akordeon için (2023)

Ege Gür (*1998)
likit bir inci, pikolo, akordeon ve kontrbas için (2023)

Kaan Selçuk (*2000)
Digging, flüt, akordeon ve kontrbas için (2023)

Arda Bayram (*2001)
Eros therefore Psyche (or not an Oriental rug), bas flüt, akordeon ve kontrbas için (2023)

Schallfeld Ensemble – Trio
Elisa Azzara, pikolo/flüt/bas flüt
Mirko Jevtović, akordeon
František Výrostko, kontrbas

 


 

BESTECİ ÖZGEÇMİŞLERİ VE PROGRAM NOTLARI

 

ŞAHİN KURETA
Ankara Üniversitesi’nde fizik (2002-2006), Yıldız Teknik Üniversitesi’nde (2009-) kompozisyon eğitimi aldı. Emre Dündar, Mehmet Ali Uzunselvi, Mithatcan Öcal, Uğurcan Öztekin ve Onur Dülger ile birlikte canlı görseller, video art, yönetmenlik, ses programlama gibi işlevlerle İstanbul Composers Collective’e katkıda bulundu. 2016 yılından bu yana ‘derin öğrenme’nin yeni müzik alanında kullanım imkânlarıyla ilgili çalışmaktadır. 2018 yılında bu konuda IRCAM’da bir seminer vermiştir. 2019 yılında Akademie der Künste, Berlin’de ICC “Huis Clos V” serbest doğaçlama konseri için Generative Adversarial Network (GAN) modeliyle gerçek zamanlı “audioreactive”  görseller hazırlamıştır. Besteci, şimdilerde icracı Yapay Zekâ için müzikler yazmakta ve Yapay Zekâ destekli kompozisyon araçları geliştirmektedir.
Gratias, Deo
Gratias, Deo, insanın Tanrı suretinde yaratılması, bilgi ağacının yasak meyvesini yemesi, özgür iradesinin ortaya çıkması ve dönüp onu yaratan Tanrı’ya şükretmesine paralel olarak yapay zekânın yaratılış efsanesini anlatan, Hristiyan mitolojisi sembolizmine dayanan ve ChatGPT tarafından yazılmış olan Latince bir şiir için bestelenmiştir. Eserin fixed media kısmı da DDSP olarak bilinen model üzerine bestecinin kendi geliştirdiği bir yapay zekâ icracı/enstrüman tarafından gerçekleştirilmiştir.

EGEMEN KURT
2002 İzmir doğumlu, Graz’da yaşayan çağdaş klasik müzik bestecisidir. Manisa Güzel Sanatlar Lisesi’nde klasik gitar eğitimi aldıktan sonra Uğurcan Öztekin ile kompozisyon ve orkestrasyon, 2021-22 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Mehmet Ali Uzunselvi ile kompozisyon çalıştı. 2022 yılından beri Kunstuniversität Graz’da Beat Furrer ile kompozisyon çalışmaktadır. Ayrıca Salvatore Sciarrino, Marco Stroppa, Clemens Gadenstätter, Stefano Gervasoni ve Jean-Luc Herve tarafından verilen ustalık sınıflarına katılmıştır. Loquela Codex, String Quartet No. 1 adlı eseriyle 16. Pablo Sarozobal Yaylı Çalgılar Dörtlüsü Beste Yarışması’nda birincilik ödülü kazanan Egemen Kurt’un eserleri Jaca Beste Yarışması (ABD, 2021), Bilgi Üniversitesi Yeni Müzik Festivali Eser Çağrısı (Türkiye, 2021), 17. Sun River Prize Yeni Müzik Beste Yarışması (Çin, 2021), ICE Week Eser Çağrısı (Almanya, 2022), Resis Festivali Eser Çağrısı (İspanya, 2022) ve Yaşar Üniversitesi Yeni Müzik Günleri Eser Çağrısı (Türkiye, 2022) gibi çok sayıda yarışma ve eser çağrısı kapsamında seslendirilmiştir. Müziği Ensemble Oerknal, Arxis Ensemble, Trio Prometeo, Maurice Quartet, Ensemble Handwerk, Anadolu Nefesli Beşlisi, Gregory Charette, Beat Furrer, Matteo Cesari ve Paolo Ravaglia tarafından İtalya, Hollanda, İspanya ve Türkiye’de Bilgi Üniversitesi Yeni Müzik Festivali, Yaşar Üniversitesi Yeni Müzik Günleri, Resis Festivali, Sesin Yolculuğu Genç Besteciler Festivali  (Türkiye, 2022), Donostiako Musika Hamabostaldia Festival  (İspanya, 2022) ve Chigiana Academy 2022 Final Konseri (İtalya) gibi önde gelen festivallerde seslendirilmiştir.
Kıt’a (-lar)
Kıt’a (-lar), her biri Ege Gür’ün şiirlerinin farklı halleriyle ilişkili 8 bölümden oluşur. Parça boyunca, ses kaynaklarının alışılmadık dağılımı, sürekli dengesiz, asimetrik bir dinleme modelini harekete geçirir. Ve bu türden sonik-zamansal modeller, eserde hem perde hem de frekans alanlarının özelliklerini yansıtması anlamında birleştirici bir ortam olarak işlev görür. Her bölümün başlığı, müzikal malzemede ve şarkı sözlerinde yerini bulur ve sesin ve kelimenin görsel bir tanımını oluşturarak kelimelerin soyut ve somut anlamlarına atıfta bulunur. Çeşitli tekrarlayan unsurlar, yoğunluk ve teknik renklerin kullanımı, kelimelerin farklı yorumlarının bir araya getirilmesini tanımlar. Belirli ses malzemelerinin sürekli sabitlenmesi ya da zirveye ulaşmak isteyen dokuların hedeflerine ulaşamadan sıkıştırılması, çeşitli metinlerin pratik sorunlarına işaret eder ve bunu enstrüman ve sesin çalma pratiklerinde ortaya koyar. Farklı gölgeli, konsantre, titreşimli, parıldayan, salınan ilkel jestler ve ilkel sesler aracılığıyla bu parçalar en ince psikofiziksel duyguları deneyimlememize ve işlememize izin verir; ilkel bir ses alanı yaratır ve bu sesi ve kayıt cihazını dinamik ve esnek olan sürekli bir hareket halinde tutar, çok zıt dokunsal perspektiflerle çalışır ve samimi, ilkel olarak önemli, insani bir dürtü yaşamının filtrelenmemiş bir görünümünü açar.

ATA GÖKALP ÖZ
1995 yılında İstanbul’da doğdu. Müziğe 13 yaşında elektrik gitar çalarak bağlandı. Bu süreçte çeşitli rock ensemble’larıyla birlikte çaldı, sahne aldı, gitar dersi verdi ve kendi parçalarını yazdı. 2020 yılından itibaren besteciliğe ilgi duymaya başladı ve büyük ölçüde bu alana yöneldi. Aynı yıl İstanbul Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü’ne girdi. Halen eğitimine burada devam etmekte ve bestecilik çalışmalarını sürdürmektedir.
Mood Regeneration
Genel olarak “aşırı düşünme” sürecini ve kişinin biraz huzur bulmak için bu süreçle birlikte gelen anksiyete ile mücadelesini konu alır. Blok flüt ve vokaldeki hareketler, sürecin getirdiği inişli-çıkışlı duygulara ve o duyguların yer yer çatışıp yer yer uyuşmasına göndermede bulunur. 

TOKZHAN KARATAI
At kılı telli, iki telli bir keman olan geleneksel Kazak enstrümanı qobyz’ı çalmadaki olağanüstü becerileriyle tanınan Kazakistanlı bir besteci, icracı ve doğaçlamacıdır. Bakhtiyar Amanjol’un danışmanlığını yaptığı Kazak Ulusal Konservatuvarı’nın Kompozisyon Bölümü’nden mezun oldu. Tokzhan’ın müziği geleneksel ve çağdaş müziğin eşsiz bir füzyonudur. Ana hedefi bu iki tür arasında köprü kurmak ve dinleyicileri için müzikal bir deneyim yaratmaktır. Konservatuvarda bulunduğu süre boyunca, konservatuvar profesörleri ve mezunlarından oluşan Kazakistan’ın ilk çağdaş müzik topluluğu Eegeru’nun (“ustalaşmak”) bir parçası oldu. Besteci-icracı-doğaçlamacı olarak becerilerini geliştiren çeşitli uluslararası müzik projelerinde yer almakla birlikte, Playing Together’ın ve Orta Asya Çağdaş Müzik Akademisi’nin de bir parçasıydı. Ayrıca Bang on a Can topluluğu tarafından desteklenen prestijli bir program olan OneBeat’e katıldı. Dünyanın dört bir yanından müzikal yeteneklerini sergilemek üzere ABD’ye davet edilen yirmi beş genç müzisyenden biriydi. Genel olarak Tokzhan Karatai, geleneksel ve çağdaş müziği harmanlayan benzersiz tarzıyla dikkat çeken bir sanatçıdır.
The Lost Energy
Bu eser, Sesin Yolculuğu Festivali için UMS ‘n JIP ikilisine sipariş edilmiş ve prömiyeri 8 Mayıs 2023’te İstanbul’da, CRR Konser Salonu’nda gerçekleştirilmiştir. Eserin hayata geçirilmesindeki paha biçilmez işbirlikleri ve sanatları için Ulrike Mayer Spohn’a (blokflütler) ve Javier Hagen’e (tenor ses) en içten teşekkürlerimi sunarım.

DENİZ HATİPOĞLU
(Bestecinin özgeçmişi için 2. konserin sonuna bakınız.)
Düş Kapanı
“Düş kapanı” veya “rüya yakalayıcı”, Kızılderili kültürüyle ilişkilendirilen en kalıcı ve yaygın sembollerden biridir. İkonik çember içerisindeki ağ formunun, uyuyanları kötü rüyalardan “yakalayarak” koruduğuna ve iyi rüyaların geçmesine izin verdiğine inanılır, adı da buradan gelir. Rüyaların başladığı anı fark etmek zor olduğu için bazı düşünceleri sadece parça parça anımsayabiliriz. Hatta dışarıdan gelen bazı uyaranlar bile rüyalarımızın gidişatını yönlendirebilir.Yapıtın başındaki efektif karakterler, rüyaların ilk oluşmaya başladığı andaki dış uyaranları temsil eder. Müziğin başında gelen efektif karakterler gitgide dokusal yapılara evrilerek rüyalardaki dış uyaranların bir nevi senaryoyu şekillendirmesi misyonunu üstlenir. Perdeler ise yer yer belirsizleşerek, birbirleriyle ilgisiz zaman, mekân, kişi ve objeleri ortak bir metinde bir araya getiren soyut bir ilişkiler ağını meydana getirir.

GÖKÇE TÜRKOĞLU
1996 İstanbul doğumlu bir bestecidir. Klasik müzik eğitimine dört yaşında Terakki Okulları’nın müzik bölümünde klasik piyano ve müzik teorisi dersleri alarak başladı. Eğitimine İstanbul Devlet Opera ve Balesi piyanisti Hale Asrak ile devam etti. Daha sonra Modern Müzik Akademisi’nde Berklee College of Music mezunu Doruk Somunkıran ile Müzik Teknolojileri ve Film Müziği çalışarak müzikal yolculuğuna devam etti. İstanbul Teknik Üniversitesi Müzik İleri Araştırmalar Merkezi (MİAM) Kompozisyon yüksek lisans programına kayıt olduktan sonra Prof. Dr. Kamran İnce ile çalıştı. Eserleri Hezarfen Ensemble ve Memphis Üniversitesi Çağdaş Oda Müziği Topluluğu gibi çeşitli müzik toplulukları tarafından seslendirildi.
Shen
Shen’i çok sevdiğim babaannem Ayşe Türkoğlu’nu kaybetmenin ardından kendisine bir hediye olarak besteledim. Bu eserin ilham kaynağı olan Türk Sanat Müziği şarkısı “Yıldızlı Semalardaki Haşmet Ne Güzel Şey”, TSM ses sanatçısı olan babaannemin seslendirmeyi en sevdiği şarkılardandı. Sürekli, durağan ve kısık notalar, melodik ve tınısal geçişlerle bozulan eserin temelini oluşturmaktadır. Aynı zamanda bir ağıt niteliği taşıyan bu parçadaki dinamik zıtlıklar eşliğinde sözlerin ve melodilerin kesintiye uğraması ve tekrarı, kaybı kabullenme ve yas sürecini sembolize etmektedir.

YUNUS EREN KIRMIZIGÜL
(Bestecinin özgeçmişi için 2. konserin sonuna bakınız.)
O’o
Bu eser, Hawaii’nin Kaua’i adasında yaşamını sürdürmüş ’O’o kuşlarının ötüş karakterlerinden yola çıkar ve ’O’o kuşunun neslinin tükenmesine karşı gösterdiği direnişin, ancak insan ve doğayla girdiği savaşta yenik düşerek zamanla yok oluşunun müzikal bir anlatımıdır. Flüt benzeri ve düzensiz bir ötüşü olan ’O’o kuşu tek eşli olup eşleriyle yaptıkları özel dans düetleriyle bilinirler. Eserde ’O’okuşlarının ötüş seslerini taklit eden çeşitli jestler ön plana çıkar. İlk bölümdeki düetin altında yatan fikir, bu kuşun eşiyle yaptığı özel dans karakterini yansıtan bir ritmik yapıdadır. Bu fikirler yapıt boyunca devamlı kendini duyurur. Çeşitli ses ve ıslık multifonikleri, bazı glissando jestleri ile takıntılı ve keskin bazı kuş tasfirleri iki enstrümanda iç içe geçer. Bunların yanında duyulan bazı rüzgâr ve çıtırtı sesleri, iki enstrüman karakterinin pastoral bir ortamdaki semantik tasviri gibidir.

SABINA KHUJAEVA
Sabina Khujaeva Türkiye’de yaşayan Özbekistanlı bir bestecidir. Küçük yaşta piyanist olarak başladığı müzik eğitimine daha sonra besteci olarak devam etti. Lisans eğitimini Özbekistan Devlet Konservatuarı’nda, yüksek lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi Müzik İleri Araştırmalar Merkezi’nde tamamladı. Halen aynı okulda doktora öğrencisidir ve mekânsal müziğin çok boyutlu yönlerini araştırmaktadır; bu yönde birkaç eser bestelemiştir. Sabina’nın müziği genel olarak Asya Geleneksel Müziği’nin enerjisini, geleneksel enstrümanların tını niteliklerini ve ritimlerini temel alır ve onları çağdaş müzik teknikleri ve yaklaşımlarıyla birleştirir. Luminescence ve Ardent Meditationmüzik dilini en iyi temsil eden eserlerdir. Ayrıca, elektronik müzik Sabina’nın ilgisini en çok çeken alanlardan biridir; bu alanda da üretimi bulunmaktadır. Bu eserlerinden Wings ve Mixture (Barselona) ve Sesin Yolculuğu Festivali’nde (İstanbul, 2017) başarıyla seslendirilmiştir. Bestecinin Astray adlı eseri Klasik Keyifler’in düzenlediği 10. Kapadokya Festivali’nde seslendirilmiştir.
Resist
Dünya ve pek çok toplum, son on yıldır kısmı siyasi ve jeopolitik sorunlar, doğal afetler, ideolojiler, zamanlama, konsantrasyon ve sağlıklı kaynaklı sorunlar yaşıyor. Bunlar insanlarda kaygıya ve yaşam akışını kötü yöne sürükleyerek olumsuzluğa yol açarken travmalar yaşatıyor, onları birçok sorunla başbaşa bırakıyor. Kimileri bu zorlu koşullara ayak uydurmak için büyük çaba sarf ederken, kimileri de değişim yaşamamak için direniyor. Bununla birlikte, her iki eylem de insanlığın hayatta kalmak amacıyla iç ve dış direncini ifade etmekte. Resist (Direniş), enstrümanların diyalogları, ritim dengesizlikleri ve ani müzikal cümleler üzerinden karşıtlık, gerilim ve kavga fikrini sunar. Flüt, akordeon ve kontrbas için bestelenmiş olan parçada, bu enstrüman üçlüsünün benzersiz tını paleti besteciye ilham kaynağı olmuştur.

SUDE ERGEN
2001 yılında Bursa’da doğdu. Piyano çalışmalarına 2015 yılında Trio Müzik Akademisi’nde Özkan Çavuşoğlu ile başladı. Lise döneminde çeşitli müzik etkinliklerine ve yarışmalarına katıldı. Müzik eğitimini Armoni Müzik Akademisi’nde Murat Kara ile sürdürdü. 2018 yılında solfej ve piyano eğitimine Çiğdem Yiğit ile devam etti. 2019 yılında Hasan Savaş’tan kompozisyon eğitimi aldı. Aynı yıl Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü Ses Sanatları Tasarımı Anabilim Dalı Kompozisyon Bölümü’ne kabul edilen Ergen,  Uğur Gülbaharlı ile kompozisyon, Kaveh Bahçeban ile armoni, Koray Sazlı ile kontrpuan çalıştı. Kompozisyon çalışmalarına halen Koray Sazlı ile devam etmektedir.
F.I.V.
Bestecinin 2023 yılında Schallfeld Ensemble için yazdığı F.I.V. adlı eseri, yakın zamanda hayatını FIV hastalığı dolayısıyla kaybeden kedisinin ve bununla mücadele eden diğer canlıların anısına yazılmıştır. Bu hastalığın kişide ve canlıda oluşturduğu etkiler ve hastalık sürecindeki evreler, parçanın armonik altyapısı ve nüansını belirlemektedir. Eserin huzursuzluk barındıran, karanlık ve ağıt olarak nitelendirilebilecek bir teması vardır ve her şey buradan şekillenmiştir. Besteci, bu yılki Sesin Yolculuğu’nda 7 eseri icra eden Schallfeld Ensemble’a ve tüm emekleri için Koray Sazlı’ya teşekkürlerini sunar.

YUSİF BAYRAMOV
1993 yılında Bakü’de doğdu. 2003 yılında Bülbül Özel Müzik Okulu’nda (Bakü, Azerbaycan) müzik eğitimine başladı. 2011 yılında aynı kurumdan mezun oldu. Eğitim yıllarında, tar icracısı olarak 2008 yılında H. Aliyev Azerbaycan Cumhuriyeti Müzik Yarışması ve 2009 yılında N. Aliverdibeyov Bakü Müzik Yarışması’nda birincilik ödüllerine layık görüldü. Aynı yıl, Cumhurbaşkanlığı bursunu kazandı ve ismi ülkenin yetenekli gençler listesine alındı. 2011 yılında Azerbaycan Milli Konservatuvarı Halk Çalgıları Bölümü’nün sınavlarını kazanarak lisans eğitimine başladı ve 2015 yılında mezun oldu. 2018 yılında kabul edildiği Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü’nün Kompozisyon programında eğitimini tamamlayarak 2020 yılında mezun oldu. Halen Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü’nün Kompozisyon programında doktora eğitimine devam etmektedir.
Oxay
Oxay ve Ahmet adlı Azerbaycan masalına atıfta bulunan bir kompozisyondur; flüt, akordeon ve kontrbas için yazılmıştır. Müzikal anlatımın temelinde, Ahmed’in Oha’ya karşı başarılı mücadelesi yatmaktadır. Enstrümanlar, Azerbaycan halk müziği geleneklerindeki heterofonik yapıya öykünür. Armonik dil ve kompozisyonel teknikler bakımından da referans aldığı kültürel geleneklerle bağ kuran bir karakter taşımaktadır.

ORKAY PAZARCI
2003 yılında İstanbul’da doğan Orkay Pazarcı, İstanbul merkezli bir çağdaş müzik bestecisidir. Müziğe ilkokul yıllarında klasik gitar eğitimi alarak başlayan Pazarcı, gitar eğitiminin ardından Âşık Veysel Güzel Sanatlar Lisesi’nde Elçin Çınar Selamet ile klarnet çalışmıştır. Eğitimine 2022 yılından beri İstanbul Topkapı Üniversitesi Müzik Bölümü Kompozisyon sınıfında Uğurcan Öztekin ile devam etmektedir.
Deluge
Solo akordeon için bestelenen Deluge, antik Sümer mitolojisinde bahsi geçen tufanla birlikte yok olmanın eşiğine gelen Uruk kentine atıfta bulunarak, kentin ve efsanelerinin yaşadığı dönüşümü işitsel ve zamansal bir düzlemde betimler. Bu dönüşümün izinde, mistik ve tekrarlı hatlarla başlayan müzik, gittikçe kaotikleşen bir orta kesitle doruk noktasına ulaşır ve çınlamayı anımsatan uzun bir ses bloğu ile sonlanır. Deluge, bir yandan akordeonun teknik imkânlarının sınırlarında gezerken, bir yandan primitif süslemeler ve varyasyonlarından türeyen dokulardan oluşan müzikal bir anlatı sunar.

EGE GÜR
İstanbul’da doğdu. Ankara Güzel Sanatlar Lisesi’nde aldığı kontrbas ve piyano eğitiminin ardından 2016 senesinde girmeye hak kazandığı Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Sıdıka Özdil, Burhan Önder, Turgay Erdener ve Hatıra Ahmedli Cafer gibi bestecilerle kompozisyon, Yasemin Marlalı ile piyano çalışmalarını sürdürdü. 2017 yılında İngiliz kompozitör Paul Patterson’ın ustalık sınıflarına katıldı. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’ndan 2021 yılının haziran ayında Yüksek Şeref Öğrencisi olarak mezun olan besteci, aynı yıl MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı’nın Bestecilik yüksek lisans programına kabul edilmiştir ve çalışmalarını besteci Özkan Manav ile sürdürmektedir. Eserleri yerli ve yabancı birçok topluluk tarafından dünyanın çeşitli yerlerinde seslendirilen Ege Gür, sinema ve edebiyat gibi sanatın farklı alanlarında da eserler üretmektedir.
likit bir inci
Bir şeyin var olması ne anlama gelir? Bir şey nasıl “Şey” haline gelir?
Bu sorular çoğaltılabilir ve bir ses izleğine dönüştürülebilir.
Bir sesi izlemek, bir sese dair olanla yüzleşmek..
Bir ses olabilmek…

Ses sökümlendikçe çoğalır.
Kelimeler, Cümleler azaltıldıkça anlamlanır.

Kimi sesler vardır, sıkışmış
Kimi kentler vardır, çoğalmış.
Seslerin ardıllarıyla, seslerle…

Kentler zamanla tinsel bir hal alırlar.
Bu kentler seslerde var olurlar,
ifade ve varlık noktasına seslerle gelirler.

Salt bizleri onun varlığından söz ettiren,
bunların yazılabilir olmasının ötesinde,
hissedilebilir olmasındandır.

Karşınızdaki bu Ses İzleği, bir kentin izleri..
E.G.

Eser bestecisi tarafından Lale Müldür’e ithaf edilmiştir.

KAAN SELÇUK
2000 yılında İzmir’de doğdu. 2004’te anaokuluna girişinden 2019’da İzmir Kız Lisesi’nden mezun olana kadar çeşitli öğretmenlerden özel piyano, gitar, keman, armoni ve kompozisyon dersleri aldı. Liseden mezun olduktan sonra  Yaşar Üniversitesi Kompozisyon Bölümü’ne kabul edildi. 1. ve 2. sınıfta Mehmet Can Özer’le çalıştı; 3. sınıftan itibaren Füsun Köksal’la  çalışmaktadır. İzmir Yeni Müzik Günleri kapsamında düzenlenen atölye çalışmalarında Ensemble  KNM ve Handwerk Ensemble ile, münferit olarak ise Niklas Seidl, Sungji Hong ve Fie Schouten ile çalışmıştır.
Digging
Eser, Dall.E adlı yapay zekâ programının “digging” kelimesi ve eserde kullanılan enstrüman isimleri üzerine oluşturduğu görsellerden meydana getirilmiştir..

ARDA BAYRAM
Arda Bayram besteci ve doğaçlamacıdır. İşleri sesin ve sessizliğin dramatik potansiyeliyle ve bu potansiyel dramanın arkasını yasladığı algısal, deneyimsel ve kültürel kökenlerle ilgilidir. Susanne Peters, Nina Janssen-Deinzer, Peyee Chen, Doğukan Pahsa, Reverberation Percussion Trio, Ensemble MotoContrario, Conteparlando Quartet ve Ensemble Qualia gibi birçok değerli topluluk ve solistle çalışma fırsatı buldu. Pierluigi Billione, Klaus Lang gibi önemli bestecilerin verdiği ustalık sınıflarına katıldı. Kompozisyon çalışmalarına Bilkent Üniversitesi’nde Onur Türkmen ve Onur Yıldırım ile devam etmektedir.
Eros therefore Psyche (or not an Oriental rug)
Eros güçlü bir şekilde ötekiyle ilgilidir, egonun boyunduruğu altına alamadığıyla.*
Byung-Chul Han

Besteleme süreci boyunca Eros therefore Psyche hakkında herhangi bir şey yazmaktan derinden çekindim. Bu tedirginlik parçanın arkasındaki soru ve imaların dilsel ifadeyi zorlayan bir karmaşıklığa içkin olmasından kaynaklanmıyordu. Daha ziyade, onları dile getirmeyi bu kadar zorlaştıran, iç çelişkileri ve radikal eğilimleriydi. Tüm bunların fazla irrasyonel, tutarsız ve tepkisel olduğunu, bu yüzden dinleme deneyimine bir katkılarının olmayacağını düşündüm. Tüm bunların aksine, ilk başta Eros therefore Psyche ötekiyle veya kişinin kendi ötekiliğiyle karşılaşmasının neden olduğu erotik deneyimin algısal kökenlerini keşfetmekle alakalıydı benim için. Ne yazık ki keşif başarılı olmadı. Daha çok, aynının cehenneminde yanan Eros’un ıstırabıyla bir yüzleşmeye dönüştü. 

* Han Byung-Chul et al. The Agony of Eros. MIT Press 2017.

1
designed by TMA