Sesin Yolculuğu

2. konser 2025

3 Mayıs 2025 Cumartesi, 17:30
Atatürk Kültür Merkezi, Tiyatro Salonu

Azra Çelik (*2003)
Müşkülpesent, flüt, fagot, viyola ve piyano için (2025)

Mathew Solomon (*1991)
Balıkçı, flüt, fagot, viyola ve piyano için (2025)

Anıl Çelik (*1991)
Attempt, flüt, fagot, viyola ve piyano için (2025)

Dildar Say (*2001)
Khora
, flüt, fagot, viyola ve piyano için (2025)

Batuhan Semiz (*1997)
Rythmes de la vie, sons de la mort
, flüt, fagot, viyola ve piyano için (2025)

Nazlıcan Gümüş (*2003)
Morrigan’s Maladies, solo flüt için (2025)

Sude Ergen (*2001)
Drip Drop
, flüt, fagot, viyola ve piyano için (2025)

Deniz Hatipoğlu (*2003)
Wan
, flüt, fagot, viyola ve piyano için (2025)

Güneş Yakartepe (*1997)
Silik Yankılar, flüt, fagot, viyola ve piyano için (2025)

 

Hezarfen Ensemble
Cem Önertürk, flüt
Berke Hitay, fagot
Özcan Ulucan, viyola
Müge Hendekli, piyano
Murat Cem Orhan, şef

 


 

BESTECİ ÖZGEÇMİŞLERİ VE PROGRAM NOTLARI

AZRA ÇELİK
2003 yılında Antalya’da doğdu. Müziğe 9 yaşında İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı’nda piyano eğitimi alarak başladı. 2017’de İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı’nın Gençlik Korosu’na girdi ve burada Prof. Ahter Destan’la çalıştı. Liseyi Antalya ATSO Güzel Sanatlar’da birincilikle bitirdi. 2020-2021 yılları arasında Prof. Dr. Attila Kadri Şendil’le armoni ve kompozisyon üzerine çalışmaya başladı. 2022 yılında Maltepe Üniversitesi Konservatuvarı Bestecilik ve Orkestra Şefliği Anasanat Dalı’na tam burslu olarak birincilikle girdi. Kompozisyon çalışmalarına üç yıldır bu kurumda Dr. Öğr. Üyesi Armağan Durdağ ile devam etmektedir.
Müşkülpesent
Müşkülpesent, dört ayrı eserden oluşan bir albümün ilk eseri olarak yazılmıştır. Müşkülpesent “zor beğenen, her şeye kusur bulan, titiz” anlamlarına gelmektedir.

MATHEW SOLOMON
Mathew Solomon, son dört yıldır İstanbul’da yaşayan Amerikalı bir besteci ve klasik tromboncudur. Türkiye’ye taşınmadan önce Boston ve Cleveland şehirlerinde orkestralarla çalma ve film müziği besteleme üzerine yoğunlaşmıştı. Türkiye’ye taşındıktan sonra konser müziği bestelemeye yönelik çalışmalarına yeniden odaklanmıştır; şu anda İTÜ MİAM’da yüksek lisans öğrencisidir. Ayrıca, İstanbul Klezmer adlı, Doğu Avrupa ve Balkan tarzı bir halk müziği grubunun düzenli olarak sahne alan üyesidir.
Balıkçı
Balıkçı, tonik bir bağlamda disonant dokuları kısa bir şekilde keşfeden bir eserdir. Bir bilinç akışı, düşüncelerden heyecanlı bir huzursuzluğa ve ardından güven verici bir rahatlamaya doğru akar; odak noktası ise üflemeli çalgıların insan nefesiyle yarattığı dinamik şişmeler üzerindedir.

ANIL ÇELİK
İstanbul’da doğdu, müziğe 11 yaşında klasik gitarla başladı. Modern Müzik Akademisi’nin Gitar Sertifika Programı’nı tamamladı; burada Güç Başar Gülle ile caz armonisi çalıştı. Çeşitli gruplarda rock, caz, funk ve blues repertuvarı üzerine yoğunlaştı. 2021’de İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Müzik Bölümü’ne tam burslu olarak kabul edildi. Çağdaş müzik besteciliğinin yanı sıra şarkı yazımı ve multi-enstrümantalist pratiğiyle ilgilenmektedir. Müziğin birçok katmanında –aranjörlükten ses mühendisliğine– donanımlı olmanın günümüz müzisyeni için hayati olduğuna inanır.
Attempt
Bu müzik, dramatik bir sabırsızlıkla ilerlerken dinleyiciyi sürekli bir beklenenin eşiğinde tutar. Armoni zaman zaman çatırdar, ritim nefesini tutarak ilerler; her şey, bastırılmış bir duygunun geri döndürülemez şekilde taşmasına zemin hazırlar. Attempt yalnızca bir deneme değildir, aynı zamanda bir yükün altnda ezilmeyen ve onunla birlikte titreşen bir varoluşun sesini taşır. Beste, Messiaen’ın 5. modunun durağan ama tekinsiz karakteri etrafında şekillenir. İlhamını ise, özellikle ikinci bölümdeki gergin dinamiğiyle, Stravinsky’nin Bahar Âyini’ninden alır.

DİLDAR SAY
1999 yılında İstanbul’da doğan Dildar Say müzik hayatına piyanoda Mehru Ensari ile başlamış, ardından lisans eğitimine İstanbul Bilgi Üniversite’sinde Müzik, İstanbul Üniversitesi’nde Felsefe Bölümü ile devam etmiştir. Tolga Tüzün’le kompozisyon, Oğuz Usman’la orkestrasyon çalışmaları yapmış, İtalya’da Stefano Guzzetti’nin film müziği ustalık sınıflarına, Sergio Monterisi’nin orkestra şefliği sınıflarına, Emilio Capalbo ve Michele Sanna’nın kompozisyon sınıflarına katılmıştır. Eğitimine bestecilik son sınıf öğrencisi olarak devam etmektedir.
Khora
Platon felsefesindeki
khora kavramı, hem oluşu içine alan ve onu besleyen mekân olarak bir hazne hem de oluşu varlıktan ayıran bir sınırdır. Her türlü karşıtlığı bir araya getiren fakat aynı zamanda birbirlerine geçip karışmalarını engelleyen bir haddir. Eser, hiyerarşinin olmadığı karışımlar üzerine bir denemedir; kendimize istediklerimiz kadar başkalarına dokunmayı neden aynı seviyede istemeyişimize bir serzeniştir. Çeşitli olabilen bizlerin, farklı olduğumuza inanmayışın çağrısıdır; bu ikiliğin ikircikliğidir.

BATUHAN SEMİZ
1997 yılında Samsun’da doğmuştur. 2016 yılından itibaren müzikle amatör düzeyde ilgilenmektedir. 2020 yılında Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü’ne kabul edilmiş olup, halen bu programda eğitimine devam etmektedir. Çalışmaları film, dizi ve oyun müziklerinin yanı sıra orkestral ve klasik müzik alanlarına odaklanmaktadır. Bu alanlarda edindiği bilgi ve deneyimleri, yaratıcı ve yenilikçi projelerde uygulamayı hedeflemektedir.
Rythmes de la vie, sons de la mort
Bu eser, klasik Japon şiiri tanka’dan esinlenerek oluşturulmuş iki bölümlü bir kompozisyondur. Tanka, 5 dizelik bir yapıya sahiptir ve hece ölçüsü 5-7-5-7-7 şeklindedir. Toplamda 31 heceden oluşan bu nazım biçimi, Japon edebiyatının en eski ve etkileyici formlarından biridir. Eserin ilk bölümü yaşamı, ikinci bölümü ölümü temsil etmektedir. Aradaki geçiş ise bu iki durumu birbirine bağlayan çarpıcı bir ses pasajından oluşur.

Bölüm I: Hayatı Anlatan Tanka
Haru no kaze wa
Umi wo yurashite
Hoshi wo nosu
Michi wa kagayaku
Yume wa hate nashi

Bahar rüzgârları,
Denizi dalgalandırır,
Yıldızlar taşır.
Yol ışıl ışıl parlar,
Düşler sonsuz uzanır.

Bu bölümde müzik, baharın canlılığı, doğanın ritmi ve umut dolu bir gelecek hissiyle yoğrulmuştur. Pentatonik gam başta olmak üzere farklı diziler kullanılmıştır. Her bir heceye karşılık gelen ritmik vurgularla tanka’nın içsel yapısı müziğe yansıtılmıştır.

Bölüm II: Ölümü Anlatan Tanka
Yoru no shizuku
Kuroki yami e to
Shizuka chiru
Kaze wa naite mo
Koe wa todokazu

Gece çiy taneleri,
Karanlık boşluğa düşer,
Sessizce yok olur.
Rüzgâr ağlasa bile,
Ses asla ulaşmaz.

Eserin bu bölümünde ritmik yapı geri plandadır; yerine derinlikli ve tınısal bir anlatım yer alır. Boşluğa akan şiirsel imge, müzikte sessizlikler, yaygın tınılar ve uzatılmış tonlarla aktarılmıştır. Dinleyicinin içselleştireceği bir sonuç duygusu yaratılmıştır.

Geçiş Pasajı: Yaşamdan Ölüme. Bu iki bölüm arasındaki geçiş, ani ve sert bir çöküş hissi verir. Bu, hayatta karşılaşılan ani kayıpların ve bilinmezliğe geçişin sarsıcı etkisini temsil eder. Müzikal olarak bu kısımda deneysellik daha da artar ve beklentiyi bozan ani değişimler yer alır.
Teknik Yaklaşım: Eserde her tanka dizesi, karşılık gelen bir müzikal yapıya sahiptir. 5-7-5-7-7 hece ölçüsü, nota süreleri ve ritmik motiflerle desteklenmiştir. Uzun heceler uzun notalarla, kısa heceler daha hızlı figürlerle ifadelendirilmiştir. Tanka’nın “kami no ku” ve “shimo no ku” bölüm ayrımı, müzikte tematik geçişler olarak yansıtılmıştır.

NAZLICAN GÜMÜŞ
2003 yılında İstanbul’da doğan Nazlıcan Gümüş, çağdaş müzik bestecisidir. İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul’da almıştır. Lise döneminde keman çalmaya başlamıştır. 2021-2022 yıllarında Seray Fulden Aydın’la keman çalışmıştır. Eğitimine 2022 yılından beri İstanbul Topkapı Üniversitesi Müzik Bölümü Kompozisyon programında Uğurcan Öztekin’le devam etmektedir.
Morrigan’s Maladies
Solo flüt için bestelenen Morrigan’s Maladies, Kelt mitolojisinin savaş tanrıçası Morrigan’ın karanlık doğasını müzikal dille yansıtmaktadır. Eser, düzensiz aralıklarla beliren tiz notalar ve fluttertongue tekniğiyle oluşturulan kükreme benzeri seslerle açılır. Bu ikili yapı, tanrıçanın savaş alanlarındaki karga formunu ve tehditkâr varlığını temsil ederken, eserin ortalarında belirsiz nefes uğultuları ve ardından gelen kaotik pasajlar, ölüm anını ve ruhların öte dünyaya geçişini etkileyici bir şekilde betimler. Nefes sesleriyle bütünleşen metrik yapısı belirsiz gamlar, savaşın kargaşasını ve tanrıçanın kehanetlerini simgelerken, açılış materyalinin eserin sonunda farklı bir atmosferde tekrar belirmesi, Morrigan’ın ebedi döngüsünü ve savaşların ardından yeniden ortaya çıkışını güçlü bir şekilde vurgular.

SUDE ERGEN
2001 yılında Bursa’da doğdu. Müzik eğitimine 2015 yılında piyano ile başladı. 2019 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Kompozisyon bölümüne kabul edildi. Burada Koray Sazlı ve Uğur Gülbaharlı ile kompozisyon, Kaveh Bahçeban ile armoni, yine Sazlı ile kontrpuan ve tonal kompozisyon üzerine çalışmalar yürüttü. Film müziği alanında Avi Medina, caz armonisi ve tonal yazım teknikleri üzerine Güç Başar Gülle ile çalıştı. Canis Majoris konserleri, Sesin Yolculuğu Festivali ve 3. Uluslararası İstanbul Akordeon Festivali gibi çeşitli etkinliklerde yer aldı. 2024 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi MİAM’da Kompozisyon ile Müzik Teorisi ve Kompozisyon programlarında çift yüksek lisans eğitimine başladı. Kompozisyon çalışmalarını Kamran İnce ile sürdüren Ergen, elektronik müzik, orkestra ve koro müziği ile film müziği alanlarındaki çalışmalarına Manolis Ekmektsoglou, Reuben de Lautour, Oğuzhan Balcı ve Eray Altınbüken ile devam etmektedir.
Drip Drop
Drip Drop, bestecisinin 2025 yılında Hezarfen Ensemble için yazdığı, atmosferik öğelerle örülü bir oda müziği eseridir. Flüt ve fagotta kullanılan blowing teknikleri, parçaya canlılık ve içsel tansiyon kazandırır, sessiz ve kırılgan alanları zaman zaman delerek çatlak etkisi oluşturur. Kromatik pasajlar ve hızlı iniş çıkışlarla duyusal dalgalanma yaratılır. Viyola ve piyano, parçanın iç ritmini sürekli dönüşümde tutar. Parça, atmosferik alan inşa ederken bu alanı bozar ve dinleyiciyi uyanık tutar. Besteci, eserin ilk seslendirilişini gerçekleştiren Hezarfen Ensemble’a teşekkürlerini sunar.

DENİZ HATİPOĞLU
2003 yılında İstanbul’da doğdu. Müzik eğitimine 2012 yılında Kocaeli Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Yarı Zamanlı Viyolonsel Ana Sanat Dalı öğrencisi olarak başladı. 2013 yılında Kocaeli Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tam Zamanlı kısmına geçiş yaptı. 2016 yılından itibaren eğitimine Kontrbas Sanat Dalı öğrencisi olarak devam etti. 2019 yılındaki Sesin Yolculuğu Genç Besteciler Festivali’ne Hasret adlı eseriyle katıldı. 2021 yılında Kocaeli Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bestecilik Bölümü’ne Mehmet Ali Uzunselvi’nin öğrencisi olarak kabul edildi. Düş Kapanı adlı eseri 11-14 Nisan 2024 tarihlerinde İsviçre’nin Münster, Zürih, Bern ve Basel şehirlerinde Ums n’ Jip Duo tarafından seslendirildi. Tulpa isimli eseri 15. Sesin Yolculuğu Genç Besteciler Festivali’nde Ensemble Musikfabrik tarafından seslendirildi. Eğitimini halen Kocaeli Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bestecilik Bölümü’nde Mehmet Ali Uzunselvi ile sürdürmektedir.
Wan
Pencerenin yanında duruyordu; gerçi pencere yoktu—yalnızca duvara titrek bir şekilde yansıyan, hafifçe uğuldayan dikdörtgen bir ışık vardı. Solgun yüzü bu parıltının içinde yarım kalmış bir tablo gibi asılı duruyordu; silueti, yavaşça gölgeye çözülüyordu. Dışarıda—ya da belki içeride—beyaz bir at, saat tıklamalarıyla dolu bir koridordan geriye doğru ilerliyordu; her saat, farklı bir sessizliğe ayarlanmıştı. Zihninde anılar değil, yamulmuş yansımalar vardı. Annesinin sesiyle konuşan bir gramofon, ağzı olmayan bir adamın onu izlediği aynalar, defalarca üst üste açılan aynı kapı—her defasında ardında daha bozuk bir versiyonu olan çocukluğunun odası. Tavandan siyah bir sıvı damlıyor, zemine düşerken çiçek açıyordu. Ve her çiçek bir gözle açılıyor, gözler yavaşça kapanıyordu. Bir sandalyede oturan kendisini görüyordu bazen—ama ters çevrilmişti yüzü, gülümsüyordu ama ağzı yoktu. Kendi düşüncelerini düşündüğünde, sesi başka birine ait oluyordu. Bir yerlerde bir radyo, yabancı bir dilde rüyalar anlatıyordu. Nietzsche bir zamanlar şöyle yazmıştı: “Yaşamak için bir nedeni olan, hemen her nasıla katlanabilir.” Peki ya ‘neden’ çoktan bir aynanın içine sıkıştıysa? Ya ‘nasıl’, kırık bir saate kazınmışsa? Gözlerinde bir ateş titriyordu—ama alevler maviydi ve kimsenin anlayamayacağı şeyler fısıldıyordu. Uzaklarda bir yerlerde bir telefon sürekli çalıyordu; ne bir kablosu vardı, ne de açan biri.

GÜNEŞ YAKARTEPE
1997 yılında İstanbul’da doğan Yakartepe, müzik serüvenine sekiz yaşında başladı. 2010 yılında MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda piyano eğitimi aldı. 2013 yılında MSGSÜ Gençlik Orkestrası eşliğinde solist olarak sahneye çıktı. 2015 yılında İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Kompozisyon Bölümü’ne girdi; Nail Yavuzoğlu, Eray Altınbüken ve Oğuzhan Balcı ile çalıştı. 2024 yılında İTÜ’de yüksek lisansını tamamladıktan sonra, YTÜ’de doktora eğitimine başlamış ve eşzamanlı olarak Nişantaşı Üniversitesi Konservatuvarı’nda araştırma görevlisi olarak çalışmaya başlamıştır. Kompozisyon çalışmalarına Koray Sazlı ile devam etmektedir.
Silik Yankılar
Bu eser, sesin kaynağından koptuğu ve yalnızca bir iz olarak varlık gösterdiği bir dünyayı araştırır. Başlangıçtaki sesler belirsizce ortaya çıkar—yarım bırakılmış bir cümle gibi. Sesler hiçbir zaman tam anlamıyla şekillenmez; düşünceler gibi belirip kaybolurlar, bilincin kıyısına tutunarak. Cümleler yarıda kalır, sorular cevapsız bırakılır. Her ses, gelip geçen bir varlık gibi doğar ve kaybolur. Müzikte mitolojik bir yankı dolaşır—tıpkı yalnızca başkalarının sözlerini tekrar edebilen Yankı gibi, bu sesler de kimseye ait değildir. Bu bölümde sesler yönsüzce dağılır. Gerçek ile hayal arasındaki sınır bulanıklaşır; merkez hissi yavaş yavaş çözülür. Bu belirsizlik, katmanlı bir sessizliği açığa çıkarır. Duyulan her şey duyulamayanın yalnızca bir gölgesidir. Bazı motifler tanıdık gelir—ama artık dönüşmüştür. Zaman doğrusal akışını yitirir. Dinleyiciler bu kasıtlı olarak belirsiz bırakılmış seslerin izini sürerken, kökenlerini tam olarak tespit edemediklerinden, sonunda yalnızca kendi iç sesleriyle baş başa kalırlar. 

1
designed by TMA